Reklam Alanı

9 Mart 2013 Cumartesi

Hemşirelik Ahlakı

Hemşirelikte, var olan bir durumda en iyi uygulamayı belirlemek her zaman kolay değildir. Hemşire, hastaya bakım verirken ve hekim istemlerini uygularken, kurumsal politikalarla, mesleki standartlarla ve yasalarla karşı karşıyadır. Ancak, kendi iç sesini de dinlemelidir.

Etik, insan davranışlarında neyin iyi, kötü, doğru ve yanlış olduğunu belirlemeye çalışan bir felsefe dalıdır. Bugün, sağlık bakım alanında çok fazla sayıda ahlaki ilke yayınlanmıştır. Kronik hastalığı olan hastaların yaşam sürelerini uzatan teknolojik avantajlar, uygulayıcıların yaşamın kutsallığına karşı yaşam kalitesinin önemi ile karşı karşıya bırakmıştır.


Aynı zamanda, azalmış sağlık bakım maliyeti, hastanede kalış süresini azaltmakta ve sigorta şirketleri çeşitli testlerin, malzemelerin, araçların, ilaçların ve işlemlerin ücretini ödeme konusunda çok katı olmasına neden olmaktadır.

Organ transplantasyonu, invitro döllenme, genetik mühendisliği, ötenazi, bulaşıcı hastalığı olan hastaların bakımı, umblikal kordon kanı saklama, kaynakların paylaşımı, uygulayıcılar tarafından güncel ve yüksek öneme sahip durumlar olarak belirlenmiştir.

Günlük uygulamalar içinde, danışmanlık, gizlilik (özellikle bilgisayarda bilginin saklanması), hastayı savunma, bakım vericinin yeteneği, yiyeceklerin ve tedavinin ret edilmesi gibi durumlarla karşı karşıya kalınabilir.

Teknik beceriler ve profesyonellik, yasal zorunluluklar, güvenli ve etkili hemşirelik bakımının verilmesinde temeldir. Bununla birlikte, ahlaki karar verme becerisi geliştirilmelidir. Yasal profesyonel uygulama standartlarında belirlenmemiş olsa bile tüm bu durumlarda etik karar verme becerisine ihtiyaç duyulur.

Hemşire tüm uygulamalarında etik ikilemi belirleyebilmeli ve tartışabilmeli, bu etik ikilemin çözümünde etik ilkeleri uygulayabilmeli, hasta ve ailesi için etik kararın açıklanmasını sağlayabilmelidir.

Hemşirelikte Ahlâki İlkeler

Ahlak ilkeleri, bireyin vicdanının, belirli davranışları ve olayları "doğru" ve "iyi" olarak nitelendirirken kullandığı kuralların bütünüdür. Ahlak normlarının kontrol aracı vicdandır.

Vicdan, bazı ahlak normlarının içten, doğru ve zorunlu olarak kabul edilmesi ve bu kuralların ihlali halinde sorumluluk duygusunun meydana gelmesi demektir.

Geleneksel olarak etik, hekimleri ilgilendiren bir konu olarak düşünülmekte iken, sağlık teknolojisindeki hızlı değişimler, nüfusun giderek yaşlanmaya başlaması, hasta haklarının öneminin artmış olması gibi nedenlerle değişen rol ve sorumluluklar, hemşireleri etik sorunlarla karşı karşıya bırakmıştır.

Hemşirelik alanında etik kurallara olan gereksinim, ilk kez 1896 yılında Amerikan Hemşireler Birliği (ANA) tarafından gündeme getirilmiş, ancak etik kuralların hazırlanması 1926 yılında gerçekleştirilebilmiştir.

1973 yılında Uluslararası Hemşireler Konseyi (ICN) ve 1976 yılında Amerikan Hemşireler Birliği (ANA) son değişikliklerini yaptıkları Hemşirelikte Etik Kuralları yayınlamıştır.

Etik kurallar, meslek üyeleri tarafından kabul edilmiş olan ahlaki ilkeler bütünüdür. Bu ilkeler, meslek üyesinin mesleğe, meslektaşlarına, hizmet verdiği bireylere, birlikte çalıştığı ekip üyelerine, meslek örgütüne ve kendisine karşı sorumluluklarını ifade eder. Meslek üyelerinin karşılaşabileceği mesleki etik sorunlar için mantıksal, nesnel ve doğru karar verebilmelerini sağlayacak bir rehberdir.

Hemşirelikte Temel Ahlaki İlkeler

- Zarar Vermeme;

Sağlık mesleklerinin birincil işlevi bireyin sağlığını korumak ve geliştirmektir. Bu nedenle tüm sağlık ekip üyeleri hastaya zarar verecek uygulamalardan kaçınmak zorundadır.

Zarar verme kötülük ya da kötülük etmek anlamındadır. Zarar vermeme ise zararlı olmayan uygulamanın yapılmasını gerektirir. Zarar vermeme yarar sağlamanın tamamlayıcısıdır.

Uygulamalar hasta için zarara neden olmamalıdır. Güvenliğin korunması ve etkili hemşirelik bakımı, korkuya, rahatsızlığa ya da ağrıya neden olan enjeksiyon uygulama, nazogastrik tüp takma gibi uygulamalar yapılırken gerekebilir.

Zarar vermeme daima, uygulamaların kabul edilmiş standartlara göre uygulanmasını gerektirir.

- Yarar Sağlama;

Yarar sağlama iyi olanın yükseltilmesidir. Diğerlerinin yararına olan aktivitelerin uygulanmasını gerektirir. İyi aktiviteler mümkün olan en az zarara karşı ağırlıkta olmalıdır.

Örneğin dönme sırasında ağrı hisseden yatalak bir hasta çevrilmemesi kısa zamanda rahatsızlığı azaltan işlemdir ancak kas-iskelet bozulmalarına ve cilt tünlüğünde bozulma gibi zararlara neden olabilir.

- Adalet;

Bireyin ihtiyaç duyduğu hizmetin sunumunda, eşitlik ilkesine uygun olarak, kaynakla dağılımı sağlanır. Adalet doğruluk, açıklık ve eşitlik demektir. Tüm hastaların tedavi ve bakımı için eşit uygun uygulamaları ifade eder.

Adalet ilkesinin uygulanmasında, herkesin aynı biçimde tedavi edilip-edilemeyeceği ya da aynı ilke ve prensiplerin herkes için uygulanıp-uygulanamayacağı dikkate alınmalıdır.

Adalet konusu sağlık bakım kaynaklarının paylaştırılmasında daha önemlidir. Nüfusun artması ile birlikte, sağlık bakım ihtiyacı var olan kaynaklardan daha büyük olabilir. Sağlık bakımının sunulmasında açıklığın ya da eşitliğin korunması için hemşireler önemli role sahip olacaktır.

- Dürüstlük;

Dürüstlük onurlu bir anlaşma ya da sözünü tutma anlamındadır. Hastaya “size saat 9'da bir ağrı kesici yapacağım" ya da "sizin durumunuz hakkında doktorunuzla konuşacağımdan emin olabilirsiniz" dediğiniz zaman, hasta bunu iyiliği için verilmiş bir söz ya da vaat olarak kabul eder.

Bu sözü tutmak sizin sorumluluğunuzdadır. Belirlenmiş bir zamanda sözünüzü tutmadığınız zaman, ya hastaya açıklama yapılmalı ya da mümkün olduğu kadar çabuk uygulama yapılmalı ya da görev başka bir bakım verici tarafından tamamlanmalıdır.

- Doğruluk;

Doğruya sadık kalma anlamındadır. Sürekli ve daima doğruyu söylemeyi gerektirir. Doğruluk ilkesi doğrultusunda, tamamıyla doğru olan söylenir, kişisel yorumlar katılmaz.

Doğruluk otonomi ilkesi ile daima ilişkilidir. Çünkü hasta, kendisine tüm bilgiler doğru olarak verilirse kendisi için en iyiyi ya da doğruyu seçebilir.

Bu konu terminal dönemdeki bir hasta ve hastalığın kötü prognozunu bilmek isteyen bir hasta karşısında çok kritiktir. Çünkü hemşire çoğunlukla hastanın ölüm ve ölmek ile ilgili sorularını cevaplamak zorunda kalır.

- Güvenilirlik;

Bireye ait bilgilerin saklanması, gerçeği söyleme, yalan söylememe, sağlık bakım ekibi ile birey arasında güvenilir ilişkinin kurulmasını sağlar. Her sağlık bakım ekip üyesi dürüst olmakla yükümlüdür.

Hemşire olarak görür, duyar ve hasta hakkında aslında saklanması gereken verileri toplarız. Gizlilik sağlık bakım sistemi içinde özellikle korunması gereken bir hasta hakkıdır.

Gizlilik, size güvenle verilmiş bilginin güvenliğini koruyarak bir başkasının gizliliğinin sürdürülmesi anlamındadır. Veri toplama süreci boyunca, hastanın sağlık geçmişi hakkında dolaylı söylenmiş bilgiye sahip oluruz.

Veri toplamadan önce, hastanın bu tür bilgilerin sağlık kayıtlarına yazılacağını ve böylece diğer sağlık bakım verileri tarafından da kullanılabileceğini bilmesi gerekir. Bilginin güvenle saklanacağı ve yalnızca sağlık bakım ihtiyaçlarının karşılanması için kullanılacağı konusunda hasta ikna edilmeli, inandırılmalıdır.

Hastalar çoğunlukla bir başkasına bağımlı oldukları için, zarar verebilecek sağlık bakım bilgisinin saklanmasından hemşire sorumludur. Örneğin, bir hastanın HIV pozitif olduğunun açıklanması, onun işini kaybetmesine ve sosyal izolasyona neden olabilir.

- Otonomi (Özerklik);

Otonomi, karar verme gücünü ifade eden bir kavramdır. Otonomi, bireysel seçimler yapmada kişisel hakları ve özerkliği ifade eder. Birey, kendisi ile ilgili uygulamalarda söz sahibidir. Hastanın kendi sağlık bakım seçimlerini yapmasına saygı duyma temeldir.

Otonomiyi desteklemek için, hasta hakkında gerçek ve ayrıntılı bilgi sağlanmalıdır. Hasta uygun seçenekler arasında özgürce seçim yapabilmelidir. Sizin tercihlerinizden farklı olsa bile hastanın kararı desteklenmelidir.

- Sadakat;

Bireyin kendisi dışında birine inanma, sadık kalma anlamında kullanılan bu ilke, güvene dayalı bir ilişkinin kurulmasında önemlidir.

Hemşirelerin davranışları, inançları, değer yargıları, kültürel yapıları, duygusal durumları, yaşam felsefeleri, mesleki felsefeleri, etik ilkeler, yasalar ve din, politik görüşleri gibi durumlardan etkilenir ve bu etki ile şekillenir.

İnsanlar ve toplum, değerleri ile var olurlar ve yaşarlar. Toplumun tarihsel birikimi olan değerler, "evrensel emanetler" olarak kuşaktan kuşağa aktarılır.

0 yorum:

Yorum Gönder